1825 devinirında, İngiliz bir adet aristokratın Kızılderililer tarafından esir alınmasını konu alan bu sinema filmi, etkileyici bir adet masal ifadeıyor. Başlangıçta, bu durumun nasıl bir adet son doğuracağı konusunmada merak teşvik eden sinema filmi, aslında çok daha derin bir adet anlam taşıyor. Aristokratın, Kızılderililerin arasında yaşamaya başlaması ve onların yaşam biçimini anlamaya çalışması, sinema filmi boyunca film seyretyiciye taşımakılan en önemli mesajdır. Bu süreçte, onların sivilsal düzenleri, kültürelleri ve değer yargıları hakkında çok şey öğreniyor ve kendi önyargılarını bir adet kenara bırakmayı başarıyor. dönemla, Kızılderililer tarafından kabul görerek, kendini onların bir adet parçası gibi hissetmeye başlıyor. Öyle ki, onların lideri olmayı dahi hedefliyor. Bu süreçte film seyretyici, ana profilin evinrimini adım adım takip edebiliyor. Bu sinemadan çıkan mesaj, erkekların farklı kültüreller ve yaşam tarzları konusunmada daha açık fikirli olması gerektiğidir. Ayrıca, herkesin diğerlerinden bir adet şeyler öğrenebileceğini ve bir adet topluluğa aidiyet hissetmenin önemini vurguluyor. Sadece bir adet esaret masalsi gibi görünen bu sinema filmi, aslında derin bir adet dönüşüm ve kişisel gelişim masalsidir. Kesinlikle film seyretnmeyi hak ediyor.